içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Medeniyyet Denilen Kahbe Hakikat ve Mülteciler

Kışın ortasında gece vakti Nasrettin Hoca’nın evine hırsız girer ve Hoca uyuyor iken her şeyi toplar. Hırsız tam çıkacakken derin uykuda olan Hoca’nın üzerindeki atlas kaplı yorganı görür; onu da yavaşça alır. Bu sırada Hoca uyanır ve sessizce hırsızı takip eder. Hırsız telaşla evinin önüne geldiğinde gecelik pijamalarıyle hocayı ancak fark eder. Hoca’ya sorar “Hoca hayırdır ne arıyorsun burada!” Hoca da hiç bozuntuya vermez “Evde yorgana varıncaya kadar her şeyi  aldınız. Galiba bizim evi taşıyorsunuz diye ben de geldim..?”

Nasrettin Hoca’nın bilgeliği, ironik bir şekilde çivisi çıkmış dünya ile eğlenirken günümüz insanına ders de vermektedir. 
Emperyalizm, 200 yıldır Doğu’yu talan ediyor; petrolü, altını, demiri, kömürü, insanı hemen her şeyini talan edip götürüyür. Şimdi mülteciler de her şeylerini çalan ülkelere gidip sığınmak istiyor; madem ki yorganımıza varınca kadar her şeyimizi aldınız, o zaman bizi de alın, diye…
Emperyalizm, daima sömürme ve sonuna kadar sömürme üzerine kurulu bir mantıkla haraket ettiği için, daima pragmatik düşünür; onlara göre bir şey faydalı değilse gereksizdir. Şu ana kadarki Ortadoğu’da çoğunluğu kadın, çocuk olan milyonlarca insan öldü… Emreryalistlerin dilinde sadece petrol, silah ve Dolar sözcükleri var; çünkü epreyalizm, değer eksenli değil çıkar eksenli düşünür. 
2020 Şubat ayı itibariyle özkaynakları talan edilen, yağmalanan mülteciler, Avrupa kapılarına yığılırken; Avrupa, büyük oranda sebebi oldukları bu sorunları çözecek süreçleri işletmek yerine,; sınırları kapatıyor, mültecilerin derme çatma botları üzerine savaş gemilerini sürüyor, ateş ediyor geri çeviriyor; bir şekilde onlara yaklaşanları da şişme plastik botlarını iğneli sopalrla patlatıp acımadan  çoluk çocuğu denizde boğmak istiyor. Akif’in “Maske yırtılmasa hala bize afetti o yüz/ Medeniyyet dediğin kahbe hakikat, yüzsüz…”  dizeleri, yüreğinde merhamet olmayan gücün, zaman içerisindeki değişmezliğini kanıtlıyor. 

Akif’in deyimiyle “Medeniyyet dedikleri kahbe hakikat”, sömürü düzeninin semirtip parlattığı, büyüttüğü ve canavara dönüştürdüğü bir tepegöz; yüreğinde merhamet, acıma, empati yok… Sadece ölümü düşünüyor ve yok ediyor ama bunu yaparken yüzünü maskelemeyi ve sebep olduğu sorunları başkalarının eseriymiş gibi göstermeyi de çok iyi beceriyor. İnsanlık gösterileri, demokrasi söylemleri çıkarları ile sınırlı bir çerçeve çiziyor; söyledikleri her şey yalan, bütün vaatleri boş…
Hahbe hakikat’in yüzsüzlüğü tam da buradan, oluşturdukları sahte algıdan besleniyor; yüz yıl önce bu sırtlan sürüsünün maskesini yırtmış ve Sevr ile beraber onları da tarihe gömmüştük ama zamanla yeniden palazlandılar, büyüdüler, geldiler; şimdi değişik çehrelerde içimizden bir çok insan da  devşirmiş durumdalar. 

Lakin insan karakteri zor zamanlarda ortaya çıkar, gerçek karakter, ölümcül sınamalardaki duruş ile kendini gösterir; ’Medeniyyet denilen kahbe hakikat’ günlerce aç kalmış, acılar içinde sınırdan sınıra koşan cocuklu annelere çelme takıp düşüşünü görüntülemek,  haber yapıp reyting kazanmak isterken; aslında meskesini düşürdüğünün, gerçek karakterini ortaya çıkardığının farkında değildir... Aylan bebeklerin boğulması, ölmesi, bedenlerinin bombalarla parçalanması, kadim şehirlerin yıkılıp yok edilmesi, emperyalistlerin umurunda bile değildir; onlar için bütün bu tür haberler sadece bir rakamdan ibarettir. Sonra ‘kahbe hakikat beyzadeleri’, bedenleri napalm bombaları ile parçalanmış çocukların ülkesinden bedavaya malettikleri petrolün çalıştırdığı son model arabalarına/uçaklarına binip lüks konutlarına giderlerken akıllarında bir şey vardır; medya illüzyonu ile kendilerini Medeniyyet havarileri olarak lanse etmek ve reyting kazanmak… İşte Akif tam bu noktaya işaret ediyor; "Medeniyyet dedikleri kahbe hakikat yüzsüz." 
20. 02. 2020 itibariyle gerçek, sözün ötesinde bir meta gerçeklik oluşturmuş durumdadır. Artık medya üzerinden oluşturulan yönlendirme algılara değil, denizlerde boğulan Aylan Bebeklere bakmak vaktidir. 

Şu anda gerçek, ölüm aracılığı ile bizimle konuşmaktadır. 

Gerçeği, hayatın diliyle bizimle konuşacak hale çevirmek için, iki şeye ihtiyacımız var; 

1- Aklın ve bilmin önderliğende gelişerek kahbe hakikatin yüzündeki maskeyi yırtıp atacak güce ve iradeye sahip olmak.
2-  Kalbi kuruyan dünyaya Yunusça dokunarak onu yeniden yaşama döndürecek, vicdanını uyandıracak  olan rahim bakış açısını geliştirmek.

Türkiye’yi 21. Yüzyılda büyük görevler bekliyor; ülkemizin bütün eğitim sistemi, ekonomik, siyasi ve kültürel yapılanması, bu büyük misyon üzerinden inşa edilmelidir… 
Zira kahbe hakikat, yeniden bizim kapımızı çalmak üzeredir…

                             

Bu yazı 8353 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum