-
Necmettin Aslan
Tarih: 24-12-2025 19:53:00
Güncelleme: 24-12-2025 19:53:00
Zaman Varken İmkân Yoktu, İmkân Varken Zaman Yok
Hayat tuhaf bir terazidir. Bir kefesine zamanı koyar, diğerine imkânı… Ne hikmetse çoğu zaman bu iki kefeyi aynı anda doldurmaz. Gençlikte zaman boldur ama imkânlar sınırlıdır; yaş ilerlediğinde imkânlar artar, bu kez zaman daralır. İşte insanın içini burkan çelişki tam da burada başlar.
Gençken hayaller büyüktür. Gezilecek şehirler, okunacak kitaplar, kurulacak hayatlar vardır. Saatler uzun, günler bereketlidir. Ama cebimizdeki para, elimizdeki fırsat, omzumuzdaki sorumluluklar hayallerin gerisinde kalır. “Bir gün” deriz, “şartlar oluşunca.” Zaman akıp gider, biz ise bekleriz.
Sonra yıllar geçer. Çalışılır, kazanılır, bir şeyler biriktirilir. Artık gidilecek yerlerin yol parası vardır, alınacak kitapların bedeli sorun değildir. Fakat bu kez de takvim daralmıştır. Dizler eskisi gibi tutmaz, yürek yorulmuştur, zihni meşgul eden bambaşka sorumluluklar vardır. Zaman, eskisi kadar cömert davranmaz. “Keşke” kelimesi işte bu noktada dilimize yerleşir.
Bu çelişki sadece bireysel hayatlarda değil, toplumsal hafızamızda da yer eder. Nice değerler, nice insanlar zamanında kıymeti bilinmediği için sonradan aranır. Vakti varken görmezden geldiklerimizi, iş işten geçince hatırlarız. Oysa zaman, geri sarılabilen bir film değildir; kaçırılan sahne bir daha oynatılmaz.
Belki de mesele, zaman ile imkânın aynı anda gelmesini beklemekten vazgeçmektir. Küçük imkânlarla büyük zamanlar değerlendirilir; kısıtlı zamanlarda da anlamlı tercihler yapılabilir. Her şeyi ertelemek, “daha sonra”ya havale etmek, çoğu zaman hiçbir zamanın gelmemesiyle sonuçlanır.
Hayat bize şunu fısıldar: İmkân yokken de adım at, zaman yokken de durup düşün. Çünkü zaman da imkân da ancak kullanıldığında anlam kazanır. Bugün sahip olduklarımız yarın eksilebilir; bugün eksik sandıklarımız ise yarın fazla gelebilir.
Son söz şu olsun: Zaman varken imkân yoktu diye hayıflanmak da, imkân varken zaman yok diye yakınmak da insana mahsus. Ama asıl marifet, eldekinin kıymetini bilip anı ıskalamamaktır. Çünkü hayat, “tam zamanı” bekleyenleri değil, zamanı anlamlandıranları hatırlar.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
- Kar Altında Kalan Destan: Sarıkamış
- Dünyada Zamandan Kıymetli Ne Var? Kime Harcadığına Dikkat Et
- Burası İstanbul Ama Memleket Ardahan
- Hayallerin Peşinden Gitmekten Asla Vazgeçme, Çünkü Onlar Seni Sen Yapar
- Kür’ün Anlattığı Coğrafya
- Kar Yağışı Ancak Bu Kadar Yakışır Bir Memlekete Ardahan
- Bülbül Güle, Karga Çöplüğe Götürür
- Ardahan’da Çocukluk Yıllarım
- “Başarı Tesadüf Değil, Emek İster!”
- Ardahan Çıldır Kaşlıkaya Köyünde Eyüpoğlu Ailesi: Geçmişten Geleceğe Uzanan Bir İz
- Ne Kadar Değerli Olduğunuz Değil, Nasıl Değerli Olabileceğinizdir
- İnsanı farklı yapan, affettikleri; güçlü yapan, sabrettikleri; kendisi yapan ise vazgeçtikleridir…
FACEBOOK YORUM
Yorum