Necmettin Aslan

“En büyük ihanet, kendi kanına yapılan ihanetle başlar.”

 

Bir baba… Ona güvenerek büyütülen bir kız… Ve para hırsı uğruna yapılan korkunç bir ihanet… Bugün yaşananlar, insanın kanını donduracak türden. Bir insanın, kendi çocuğunu kullanarak çıkar sağlamaya çalışması, sadece aileyi değil, toplumun vicdanını da sarsıyor.

 

O babanın adı belki birkaç saat içinde kayıtlara geçecek. Ama geriye kalan travma, ömür boyu silinmeyecek. Bu olay, ne kadar güçlü bir toplum olursak olalım, ahlaki çürümeyi engellemenin ne kadar hayati olduğunu gösteriyor.

 

Çocuklarımıza güven vermek, onları korumak ve haklarını savunmak, sadece ailelerin değil, hepimizin görevi. Ama bazıları, bu kutsal görevi, kendi çıkarları uğruna kirletiyor. İşte tam da bu yüzden, toplumsal bilinç ve yasal yaptırımlar önem kazanıyor.

 

Bu haber sadece bir olay değil, bir uyarıdır: “Aile bağlarını sömürenler, toplumun vicdanını hedef alır.” Şiddet, istismar, çıkar uğruna yapılan her hareket, sadece bireyi değil, tüm çevresini etkiler. Bizler sessiz kalamayız. Sessiz kalırsak, bu tür ihanetler çoğalır, kanıksanır ve normalleşir.

 

Hepimiz, çocuklarımızın güvenle büyüdüğü bir dünyayı korumak zorundayız. Çünkü gerçek güç, parayla değil, vicdanla ölçülür.

 

Unutmayalım ki; çocuğuna ihanet eden bir baba, sadece bir aileyi değil, toplumun değerlerini de sorgulatır. Ve o sorgulama, sessiz kalındığında, çok daha büyük felaketlere yol açar.