Necmettin Aslan

Hayat… Her birimiz için farklı, ama bir o kadar da benzersiz bir masal. Çocukken masallara daldığımızda yaşadığımız o büyülü anlar, hayal dünyamızın kapılarını aralardı. Büyüdükçe masalların yerini hayatın kendine özgü hikâyeleri alır; kimi zaman neşeli, kimi zaman hüzünlü, ama her zaman öğretici ve yol gösterici.

 

Her yeni gün, sayfalarına kendi öykümüzü yazdığımız bir kitabın yeni bölümü gibidir. Zorluklar, kayıplar, hayal kırıklıkları… Bunlar masalın sahneleri, bizi güçlendiren ve karakterimizi şekillendiren deneyimlerdir. Tıpkı masallarda olduğu gibi hayat da sürprizlerle doludur; bazen köşeyi döndüğümüzde, hiç beklemediğimiz bir mutluluk karşımıza çıkar.

 

Hayatın büyüsü, yalnızca yaşananlarda değil, aynı zamanda anlatılanlarda da gizlidir. Anılarımız, deneyimlerimiz ve öğrendiklerimiz, paylaştıkça anlam kazanır. Küçük mutlulukların farkına varmak, günlük hayatın telaşında gözden kaçabilecek değerleri görmemizi sağlar. Sabah içilen bir fincan kahvenin huzuru, sevgi dolu bir sohbetin sıcaklığı veya beklenmedik bir tebessüm… İşte hayatın masalsı dokunuşları bunlardır.

 

Ve belki de en önemlisi, hayatın masalında hem kahraman hem de yazar olduğumuzu unutmamaktır. Kimi zaman zor kararlar verir, kimi zaman riskler alırız; ama her deneyim, bizi biz yapan bir taş olarak öykümüzü zenginleştirir. Hayatı anlamlı kılan, işte bu yazdığımız sayfalardır.

 

Sonuç olarak, hayatı bir masal gibi yaşamak, her anın kıymetini bilmekle başlar. Küçük sevinçleri kutlamak, hayal kırıklıklarından ders almak ve yaşadıklarımızı paylaşmak, bu masalı unutulmaz kılar. Çünkü en güzel masallar, paylaşılmak ve hatırlanmak için vardır; tıpkı hayat gibi…