içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Gazeteciliğin saygınlığını öncelikle gerçek gazeteciler korumalıdır

Gazetecilik tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de etkili bir meslek dalı olarak bilinir. Ancak bu meslek dürüstçe yapıldığında çok şerefli ve onurlu bir iştir. Bu işin belli çıkarlara alet edilerek, yürütülmesi toplumu rahatsız ettiği gibi, yüz karası konumuna da gelebiliyor. Gazeteciliğin şerefini, onurunu ve saygınlığını korumak öncelikle gerçek gazetecilerin görevi olmalıdır. Bunun aksine yalan-yanlış haberler yaparak, menfaat karşılığında gazeteciliği kullanmak onurlu bir yaklaşım değildir. Eleştirmek, uyarmak, gerçekleri yazmak, yanlışın üzerine gitmek basın özgürlüğünün temel ilkeleridir. Kaldı ki, basının ilkeleri bellidir. Ülkeden ülkeye, kurumdan kuruma ve kişiden kişiye değişmezdir. Fakat, günümüzde bu ilkelere pek bağlı kalınmadığı bilinen bir gerçektir. Hele ki yapılan mahalli festival ile benzeri etkinlikleri duyan, sahte bir gazete düzenleyip, yıllar önce kapanmış bir TV mikrofonunu eline alıp Ardahan’a koşan sahtekarların protokollara kadar çıkmalarına karşı halktan gelen tepkileri görmemek, yapılan çok değerli etkinliklere gölge düşürdüğü yakinen biliniyor.
                   

Her şeyden önce basın; halkın gözü, kulağı ve sesi olmak zorundadır. Basının daha çok halkı aydınlatma gibi bir sorumluluğu vardır. Gazetecilik adı altında gerçekle alakası olmayan haberlerle halkı manipüle etmek gazetecilik değil, tam manasıyla sahtekarlıktır. Hele ki şehrimize dışardan gelerek, kendilerini “Kurtarıcı” olarak lanse edenler, bazı çıkar ilişkileri ile basını kullanmada kronik bir hastalığın içerisine düşmüş durumdalar. Kimse yüzlerine bakmadığı halde bazı kurum amirleri, iş adamı ve mesleki kuruluş mensuplarına kene gibi yapışarak, adeta kanlarını emmeye çalışan onursuzları gazeteci olarak görmek utanç verici bir durumdur. 
               

Ardahan’da son günlerde hiçte hoş olmayan bir gazetecilik ve TV yayıncılığı anlayışı ortaya çıkmıştır. Görülen çirkin manzaralar Türkiye’nin hiçbir yerinde mevcut değildir. Örneğin gerek siyasette ve gerekse mesleki kuruluşlarda herkes belli menfaatler karşılığında kendisine göre sözde bir gazeteci buluyor, verdiği emirler doğrultusunda önüne gelenlere çamurlar attırıyor ve hiçte hak edilmediği halde kendilerine saçma-sapan övgüler dizdiriyorlar. Böylece de bazı rantlar elde etmenin yolunu buluyorlar. 
                 

Gazeteci öncelikle her yönüyle çok dürüst olmalıdır. O zaman yazdıklarına inanılır ve yaranmaya çalıştığı kirli paralı ağasına da daha çok güven verir. Ancak menfaat karşılığı haber yapmakla tanınan ve gazeteciliğin yüz karası olanlara kimsenin inandığı da yoktur. Doğru-dürüst haberler yaparak eleştiri ve övgülerde bulunmak gazetecinin doğal hakkıdır. Kuşkusuz haber gerçekçi, yapıcı, uyarıcı, geliştirici ve düzeltici olduğu sürece toplumda değer bulur. Ancak menfaat gereği yapılan yergi ve övgülerinde belli bir sınırı olmalıdır. Bu sınır aşıldığında yapılan haberin altında bazı çıkar ilişkilerinin olduğu çok kolayca anlaşılıyor.
                   

6 yıl önce Ardahan’da da hiçte tasvip edilmeyen bir gazetecilik anlayışı vardı. Gelirler yetersizdi. Bazı gayrı meşru para babaları gazetecileri çok kolayca emirlerini alıyor ve namuslu insanlara çamur atıyordular. Gazeteler arasında birleşmenin sağlanması sonucunda, mesleğe ciddiyet kazandırılmış ve haksız yere çamur atmanın önü kesilmekle birlikte, şehrimizde onurluca gazetecilik yapılır hale gelmiştir.
               

Birçok batı illerinde şehrimizin ismi kullanılarak uyduruk haberlerle ayakta duran korsan TV ile internet sitelerinin kirli işlerle uğraştıklarını herkes biliyor. Yapılan yergi ve övgüleri okuyanlar, durumuna göre bedelinin kaç kuruş olduğunu anlıyorlar. Bu tür haberlerin övgüsüne inanılmadığı gibi, gerçek dışı eleştirilere karşı da “Yalancıya lanet olsun…” denilerek kınanmaktalar. Şurada bir gerçekte var ki, her şey alınır ve satılabilir. Ancak hiçbir gazete mensubu kalemini satmamalıdır. Satılan gazeteci pek onurlu olmadığı gibi, onu satın alan da aynı konumdadır.

Bu yazı 13528 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum