içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

50 yıl gazetecilik yaptım, bir tek gün bayram görmedim…

Gazetecilikte sansürün kaldırılması nedeniyle her 24 Temmuz günü sözde, “Gazeteciler ve Basın Bayramı” olarak kutlanıyor. Ancak ben 50 yılı aşkın kesintisiz gazetecilik yaptığım halde, bir tek gün bile bayram görmedim. Bana göre gazetecinin günü, gecesi ve de bayramı yoktur.
             

Mesleğini gerçek manada sürdüren gazeteci daima tehlikelerle karşı-karşıyadır. Çünkü her haksızlığa uğrayanların yanında yer almak ve sorunlarını dile getirme zorunluluğu var. Gördüğüm kadarıyla toplum her haksızlığa uğradığında çareyi basında arıyor. Devlet kurumlarında ve halkla aralarında çıkan anlaşmazlıkları belli yollarda çözemeyince “Sizi gazeteye vereceğim” der ve en yakın gazeteciye giderek dertlerini dile getirir. Bu şekilde yanıma gelenler çok olmuştur. Aldığım bilgiler üzerine, “Senin işin çokta zor değil. Gazeteye yazmadan da hal etmek mümkündür” şeklindeki önerimi kabul eder ve yapılan görüşmeler sonucu iş tatlıya bağlanınca da son derece mutlu  olunur.
               

Sansürden önce gazeteciler ekonomik olarak belli imkanlara sahip olmalılar. Ekonomik sıkıntılar yaşayan gazeteciler, siyaset cambazları ve sonradan görme iş adamı bozuntularından bir reklam almak için peşlerinden koşarsa, o zaman gerçek manada gazetecilik yapılmaz, belli çıkarlar üzerine yapılan haberler de inandırıcı olmaz. Günümüzde gazete, televizyon ve radyolarda para karşılığı haber yapan satılık hatipler (!) çoğunluktadır.
              

Geçmişte Ardahan’da da çok çirkin bir gazetecilik vardı. Türkiye’nin en az nüfus ve kısıtlı imkanlara sahip ilde 13 gazete yayınlanıyordu. 4 gazete kapandı. Gazetecilerden gelen talep üzerine birleşmeyi sağlamak üzere devreye girdim. İki şirket kurduk, 4’lü, 5’li ortaklar olarak birleşmeyi gerçekleştirdik. Gazetelerin başına birer Mesul Müdürü ve Şirket Müdürü koyduk. 4 yıl oldu, sorunsuz ve huzur ortamında gazetelerimiz yayınlanıyor. Toplumu rahatsız eden haberlere yer verilmiyor. Bu da gazetecileri görev yapamaz hale getiren sansür değil, ekonomik sıkıntılardır. Bir gazeteci belli donanımlara sahipse, suya-sabuna dokunmadan en etkili eleştiriyi yapar ve her hangi bir ceza da almaz. 50 yıllık gazetecilik yaşamımda en ufak ceza aldığım yoktur. 
                

Ama hey türlü olumsuzluklara rağmen, gazetecilik etik değerlere ve ideallere bağlı insanların yapacağı onurlu bir iştir. Bu sözüm, kalemini çıkarları için kullanmayan, hep güçlüden yana olup, güç kazanmaya çalışmayan insanlar içindir. Yani gerçek anlamda gazetecik yapanlar, tolum nazarında önemli değere sahipler.  Gerçek meslek sahibi olanlar, diğerlerini gazeteciden bile saymıyorlar. Günümüzde gazeteciler için bayramlık bir şey yok ortada. Yine de adet olmuş; “Gazeteciler ve basın bayramını” kutluyorum.

Bu yazı 7309 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum